The White Crow; "Julie Kavanagh'ın Rudolf Nureyev: The Life" kitabından uyarlama bir film ve Sovyetler Birliğinde bir tren yolculuğunda doğan ve yoksul bir ailede büyüyen efsanevi balet Rudolf Nureyev'in hayatını konu alıyor.
Filmde; Nureyev'in 1961'de Sovyetler Birliği'nden Batı'ya zorunlu sığınma girişimini ve KGB'nin kendisini durdurma girişimlerinin hikayesini izliyoruz. Film Nureyev'in fakir bir ortamda geçen çocukluğuna, devlet yardımıyla aldığı bale eğitimine, Kirov Balesi sayesinde hayatını değiştiren Paris ziyaretine odaklanıyor. Bu ziyaretinin ardından Fransa'ya yerleşmeye çalışan Nureyev sayesinde Doğu ile Batı'nın birleşimine tanık oluyoruz.
Biseksüel olan Rudolf Nureyev ile ilgili ekşi sözlükten adına yazılmış bir kaç entry almadan da olmazdı.
Kız kardeşlerinin küçülmüş giysilerini giyecek kadar fakir bir aileden gelen zarafet abidesi balet... Babası sert bir asker olarak onun dans etmesine karşıydı ve hep uzaklardaydı. Nureyev'in örnek alacağı bir erkek yoktu etrafında. Kız kardeşleri ve annesinin kadınsı duyguları ve kıyafetleriyle özdeşleştirmişti kendisini belki de. Babası onu ormana götürüp bırakarak cesur bir erkek yapmaya çalışsa da ters tepki almasından başka bir işe yaramamıştı.
Kazan tatarı ünlü balet yaşamını Fransa'da sürdürürken yakalandığı AIDS hastalığına yenik düşerek yaşama veda etmiştir. Kazan şehrini çok severdi. Fransız basını ondan söz ederken tatar kökenini mutlaka vurgulardı.
0 yorum:
Yorum Gönder